11 Şubat 2016 Perşembe

İnsanlar ve Ağızları

Ben tavsiye dinlemekten hiç haz etmem. Tavsiye vermeyi de sevmem. Bana fikrim sorulduğunda insanlara yaşadıklarım üzerinden bir şeyler anlatmaya çalışırım ve durumu kesip biçip karşımdakine dikmeye çalışmam. İyi veya kötü.. Dostun acı söyleyenini sevmem. Dost dediğin tatlı olur. Ara sıra sadece duymak istediklerini söyler. Yaraya tuz basmaz, yarayı sarar. 


Dolayısıyla sadece bebek büyütürken değil, yaşamın her döneminde insanların tecrübe ederek bir şeyler öğreneceğine inanırım. Tecrübe dinleyerek değil, edinilerek öğrenilir. Aksini iddia eden "bana göre" yalan söyler. Dinlemem.

Bunları neden yazıyorum?

Çocuğu doğurduğum günden beri tavsiye dinliyor ve çeşitli sorulara maruz kalıyorum. Kediyi ne yapacaksınız? Kediyle aynı evde mi olacak? Saat başı emzir, sütün yetmiyordur, soldan emmiyorsa sağdan veriyormuş gibi ver, çocuğu çapraz tut, bebeği yere paralel emzir, bebeğe su ver, bebeğe su verme, bebeğin topuklarına fındık yağı sür, bebeğin topuklarına elma yağı sür, bebeğin ilk yıkama suyuna tuz at, bebeğin koltuk altlarına tuz sür (!), gazı vardır, doymamıştır, pastanın kremasından ver, sütlü krema bir şey olmaz. Yediğin yemeklerden parmağının ucu ile (!) tattır, tadına alışsın sonra bir şey yemez. Püre yapma yutkunma alışkanlığı kazansın. Püre yap boğazına takılmasın. Kucağında çok tutma. İnsan içine çıkın biraz, sosyalleşsin. Aman pek asık suratlı (!!!!) Uyutmak için sallama. Biz eskiden beşiğine koyardık kendi kendine uyurdu. Emerken uyuyor, emmeyi bırakınca ne olacak, nasıl uyuyacak? Aaaa hala mı emiyor koca dana oldu!!! Ne zaman keseceksin memeden? 1 yaşında hala püre mi yiyor? Yürümüyor mu? Basmıyor mu? Sıralıyor mu? Yürüteç kullanmıyor musunuz?  

Cevap veriyorum:

SANA NE?

Yazarken epey tebessüm ettim ama yaşarken hiç o kadar eğlenceli olmuyor tahmin edeceğiniz üzere. Bunlar söyleyen kişiler hayatlarında bebek görmemiş, paralel evrenin nüfusundan canlılar değil. Baya baya anne, kadın, çoluk çocuk sahibi insanlar. Ben çok ciddiye almamaya gayret ettim. Çıldırmadığım zamanlar da olmadı değil. Kızım için kafa patlatıp hazırladığım yemekler bile battı insanların gözüne. "İşi gücü kalmamış Duygu'nun, nelerle uğraşıyor hiç üşenmeden"  dolaylı anlatımları ve anlamlı bakışlardaki mesajları aldım. Rahat olun :) Sadece şunu söylemek istiyorum; kendimi bildim bileli hep çalıştım, ürettim. Şimdi de hayatımdaki en anlamlı mesaiyi yapıyorum. Bu blog ise, boş zamanlarımı malak malak yatmamak adına kendime ve kızıma hediye ettiğim değerli paylaşımlardan oluşuyor. Rahatsız olan okumaz. Okumayanı dövmüyorlar korkmayın :) Bunu yapmayı seviyorum ve yapmaya devam edeceğim. 

5 yorum:

  1. Duygularımın tercümanı Duygu'cum☺

    YanıtlaSil
  2. Duygularımın tercümanı Duygu'cum☺

    YanıtlaSil
  3. ne mutlu bana Tülay'cım :) Hepimize kolay gelsin..

    YanıtlaSil
  4. Ahh ahhh ahh...Her zaman şunu savunuyorum.Eleştirirken fısılda,överken haykır.Bence harika bir iş çıkarıyorsun.Her yazını benim duvarımda da paylaşmayı ihmal etme lütfen.Severek okuyorum ben ;)

    YanıtlaSil
  5. abicim çok teşekkür ederim :) maalesef insanlar yapıcı olmaktan çok yıkıcı olmak için çaba sarf ediyorlar.
    ya ben hep unutuyorum o aşamayı :D genelde gece yarısı yazıp direk uykuya geçiyorum. çok teşekkür ederim gerçekten :)

    YanıtlaSil

© Sağanak Yağışlı Blog Template designed by Juvmom - Sesukamu