21 Ocak 2016 Perşembe

Siyez Bulguru

Eskiden online alışveriş sitelerinden kendime giyim ya da kozmetik alışverişi yaptığımda heyecanla kargo yolu gözler, geldiklerinde özene bözene inceler, denerdim. Şimdi de kızım için yaptığım organik yiyecek alışverişleri, giyim, bebek bezleri ve ıslak mendilleri dahi aynı heyecanla bekliyorum :D özellikle de yiyecekleri. Ona faydalı olacak şeyleri araştırmak, almak, yeni tarifler denemek, onları kızımın damak tadına uygun yardımcı tatlarla lezzetli hale getirmek.. Bu uğraş başlı başına bir zevk halini aldı benim için. Üstelik öyle her yaptığım tarifi bayıla bayıla yemiyor. Ama aynı tarifi bir sonraki sefere sarımsakla, labne ile, tereyağı ya da kekik ile çeşnilendirdiğimde yediğini çok bilirim. Kızıma ilk altı ay ne yazıkki bebe bisküvisi verdim. Çünkü şimdiki gibi bilinçli değildim.Yaklaşık 4 aydır tek bir tane bile bebe bisküvisi vermedim. Kendim yapmaya çalışıyorum. Yapamadığım zamanlarda kahvaltısına bizim de sofrada yediğimiz tam buğday ekmeğinden doğruyorum. O katkı maddeli yiyeceklerden çok daha sağlıklı olduğuna da eminim. Neyse şimdiki konumuz bu değil. 
Bugün Makarna Lütfen'den sipariş ettiğim siyez bulguru ile buğday ruşeymi elime ulaştı. Ne zamandır ruşeymi almak istiyorum. Onunla ilgili daha sonraki günlerde yazacağım. 
Bugün size siyez bulgurundan bahsetmek istiyorum. 

Siyez buğdayı, yaklaşık 10.000 yıldır genetiğiyle oynanmamış tek gıda olarak geçiyor. Hz. Nuh zamanından günümüze kadar genetik özelliğini yitirmeden yetiştirilmesi başarılmış. Ayrıca 2n=14 kromozom sayısıyla genetik olarak en  basit buğday çeşidiymiş. -miş li geçmiş zaman kullanıyorum. Çünkü ben de okuduklarımı aktarıyorum. Yoksa benim ne gıda ile ilgili bir uzmanlığım, ne de gen bilimi ile ilgili bilgi birikimim var :) Hal böyle olunca da buğdayların atası olarak geçiyormuş siyez buğdayı. Ülkemizde sadece Kastamonu dolaylarında yetişmekteymiş. Ayrıca bitkilere bulaşan hastalıkların hiçbiri bu bitkiye bulaşmıyormuş.
Yetişkinlere faydaları saymakla bitmez. Ama konu bebişlerimiz olunca biraz detaya girmek istiyorum. 
Öncelikle folik asit deposu. Folik asitin önemini anneler çok iyi bilir. Hamile kalmadan 3 ay önce başlanan ve vücutta depolanamayan tek vitamin. Öyle her besinde de cömertçe bulunmadığı için ilaç firmalarının en gözde vitaminlerinden. Ama gelin görün ki ilaç firmaları da bu vitaminleri laboratuvar ortamında üretmiyor. Doğadan alıyor. Biz neden almıyoruz? Bebeklerimize neden vermiyoruz?
Ayrıca -ki bence en önemli nedeni, genetiği ile oynanmamış gıda olması... Türkiye'de sadece bir yörede yetişebilen bu buğdayın bulgur halini alabilmesi için, yörenin eli öpülesi kadınları çalışıyor. Bu yüzden diğer bulgur, pilav çeşitlerine nazaran pahada ağır. Ancak pişirenlerin söylediklerine göre oldukça bereketli bir ürün. 
Ülkemizde buğdayın her çeşidi ile, çeşitli kaygı ve nedenlerden dolayı genetiği ile oynanmışken, ekmeğimizin bile eski tadı yokken, yavrumuzun önüne koyduğumuz elimizle yaptığımız ekmeğin unundan bile şüphe duyarken, hala elimizde böyle bir nimet varken değerlendirmemek olmaz. Bu bulgurdan alın, kendiniz yiyin, eşinize, dostunuza yedirin, etrafınıza yayın. Ama en önemlisi çocuğunuza yedirin. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

© Sağanak Yağışlı Blog Template designed by Juvmom - Sesukamu